->
Şadi Yenen, Türkiye’de ilk kez tespit edilen Hantavirüs’ü anlattı. Peki, virüs nasıl bulaşır, ne kadar ölümcüldür, korunmak mümkün mü? Prof.
16 şüpheli vakadan 8′inde Hantavirüs enfeksiyonu çıkması ve bir kişinin hayatını kaybetmesi endişe yarattı.
Bunyaviridae virüs ailesinden olan Hanta, ‘Ebola virüsünün kuzeni’ olarak nitelendiriliyor ve Ebola gibi kesin tedavisi yok.
Sağlık Bakanlığı, Zonguldak ve Bartın’daki şüpheli 16 vakadan 8′inde Hantavirüs enfeksiyonu olduğunu, bir kişinin hayatını kaybettiğini ve Türkiye’de ilk kez tespit edilen virüs için Bilim Kurulu oluşturulduğunu açıkladı
Çin, Kore, Rusya, Avrupa, Arjantin, Şili, Brezilya, ABD ve Panama gibi değişik coğrafyalarda görülüyor.
Virüsün başta fareler olmak üzere kemiricilerin dışkı ve idrar gibi çıkartılarının kuruyup, havada uçar hale gelmesiyle ve solunum yoluyla bulaştığını söyleyen İstanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şadi Yenen, virüsün çok sayıda alt tipi olduğunu anlattı:
“Bunya ailesinden olan virüsler genel olarak belli coğrafi bölgelerle sınırlıdırlar, Hantavirüs bu aileden olmasına rağmen bütün dünyada yaygındır. Şu ana kadar Türkiye’de ciddi bir hastalık yaptığına dair veri yok. Virüsün çok fazla sayıda alt tipi var, büyük bölümü Asya, Afrika gibi eski dünya coğrafyasındadır, Amerika kıtasında ise 1990’lı yıllarda saptandı.
Böbrekleri, kalbi ve akciğerleri tutuyor
Hantavirüs’ünün değişik türlerinin farklı hastalıklara neden olabildiğini belirten Prof. Dr. Şadi Yenen, ancak başlıca iki tipin hastalığa neden olduğunu vurguladı:
“Birisi kanamalı ateşle böbrekleri tutar, diğeri ise akciğer ve kalbi. Virüsün kalp ve akciğerleri tutan türünde ölüm oranı yüzde 20’lere varabiliyor. Böbrekleri etkileyen türünde ise ölüm oranı yüzde 5 ile 10 arasındadır ama birçok coğrafyada böbrekleri tutan türünde ölüm oranı yüzde 1 veya 2’dir.”
Prof. Yenen, insandan insana bulaşmayan virüsün neden olduğu etkileri ise şöyle sıraladı:
“Hangi türü olursa olsun çok ani ateşle başlar, ateşe baş ağrısı eşlik eder. Üçüncü ve dördüncü günlerde sırt, bel ağrısı ve idrar yapamama şikâyetine yol açar. Akciğer ve kalbi tutarsa nefes darlığı olur, her ikisinde de şok gelişebilir. Böbreği tutan olgularda bir kaç gün sonra idrar açılır ve hasta bol miktarda idrar yapmaya başlar. Bu virüsten iyileşenler ise aylarca aşırı terleme sorunu yaşayabilir. ”
Şok gelişebilir, yaşam desteğine ihtiyaç duyulabilir
Belirtiler, virüs insan vücuduna girdikten iki hafta sonra görülmeye başlıyor. Kuluçka süresinin 30 güne kadar uzayabileceğini vurgulayan Prof. Yenen’in tedaviyle ilgili sözleri:
“Henüz etkin ve belli başlı bir tedavisi yok. Antiviral ilaç kullananlar var ama onların da etkinliği kanıtlanmış değil. Ancak hastaya mutlaka hastanede bakım verilmeli. Yani şok gelişmişse şok tedavisi, böbrek sorunu gelişmişse hemodiyaliz ve vücudun o anda yaşam desteğine ihtiyaç duyduğu, ektrolit, tansiyon yükselticiler gibi yaşamsal uygulamalar yapılmalı.”
Yüzde yüz öldürür diye bir şey yok
Prof. Şadi Yenen, virüsü tespit etmenin zor olduğunu, bu yüzden Zonguldak ve Bartın’daki vakaların kapsamlı araştırılması gerektiğini vurguladı, aşı çalışmalarının devam ettiğini söyledi:
“Avrupa bölgesinde bu virüsün 6 tipi dolaşıyor, tek bir testle bütün alt tipleri tespit etmek mümkün değil. Bunun için öncelikle testlerle doğrulanarak, doğru tanının konması gerekir. Dünya Sağlık Örgütünün onayladığı aşısı henüz yok. Ama Çin ile Kore bir aşı geliştirdi ve yerel olarak kullanıyorlar. Dünyanın diğer ülkelerinde ise aşı çalışmaları sürüyor.
Vücut bir süre sonra Hantavirüs’ü kendiliğinden de yenebilir. Tüm enfeksiyonlar için oluşması gereken koşullardan biri etkenin vücuda yeteri miktarda girmesidir. Bir de vücut daha önceden bu ve bunun alt tipi virüslerle tanışmışsa ve bağışıksa bu virüsle baş edebilir. Yani virüs vücuda girdikten sonra kurtuluş olmadığı, kesin olarak ölümle sonuçlandığı yönündeki bilgi doğru değil, Hantavirüs yüzde yüz öldürür diye bir şey yok ama virüsü kapanlara zamanında ve hastanede müdahale edilmesi şart.”
Korunmak için temizlik
Yener, korunmayla ilgili bilgi de verdi. “Hantavirüs’ten korunmak için kemiriciler ile uygun yöntemlerle mücadele edilmesi gerekiyor. Kemiricilerin atıkları ile kirlenme ihtimali olan yerlerin temizliğinin toz kaldırmadan deterjan veya çamaşır suyu kullanarak yıkama veya ıslak bezlerle temizlik şeklinde yapılması öneriliyor.”
Bir önceki Sünnet cinsel hastalıkları azaltıyor başlıklı konumuzda AIDS hastalığı, cinsel hastalıklar ve enfeksiyon riski hakkında bilgiler sunulmuştu.
Bakılanlar: eklemleri tutan virus
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.