KAN BİLİRUBİN DÜZEYİ (BİLİRUBİNEMİ) Faydaları

KAN BİLİRUBİN DÜZEYİ (BİLİRUBİNEMİ) Faydaları
Safra sıvısı karaciğerden safra kanalcıklarına akar. Ana safra kanalı ise onikipar-makbağırsağına açılıp safrayı buraya boşaltır. Aralıksız üretilen safra, yalnız­ca gerek olduğunda (örneğin, yemekten sonra), ana safra kanalı ile onikipar-makbağırsağı arasındaki kapağın (Oddi kası) açılması ile bağırsağa akıtılır. Bu kanalcıklar, bir­birleriyle birleşerek ana safra kanalını oluşturur.
KAN TAHLİLLERİ
KAN BİLİRUBİN DÜZEYİ (BİLİRUBİNEMİ)
BÎLIRUBINİN KAYNAKLARI
Karaciğer hücrelerinde aralıksız üretilen altın sarısı ve acı sıvıya safra denir
Ge­reksinim fazlası safra, Oddi kası kapa­lıyken safrakesesi kanalından safrake-sesine dolar ve burada depolanır.
Safranın yüzde 95′i sudur. Geri ka­lan yüzde 5′lik bölümünde ise safra ası-ti tuzlan, kolesterol, yağ asitleri, inorganik tuzlar, müsin ve safra pigmentleri bulunur. Safra pigmentlerinin en önem­lisi bılirubındir. Bu madde, ömrünü doldurmuş alyuvarların dalakta parça­lanmasıyla ortaya çıkan hemoglobinin yıkıma uğratılması sonucu oluşur. Içe-riklerindeki hemoglobin sayesinde ok­sijen ve karbon dioksıt taşıyabilen al­yuvarların ortalama ömrü 120 gündür. Bu nedenle her gün, kandaki toplam he­moglobinin 120′de l’lık bölümü yıkıma uğratılarak bilirubine çevrilir. Bu ola­yın yüzde 80-85′i dalakta, yüzde 15-20’si de kemik iliğinde gerçekleşir. Bu yolla üretilen bilirubin, suda çözünme özelliği olmayan ve herhangi bir işlem­den geçmemiş “ham” bılirubındir. Buna “indirekt bilirubin” adı verilir. Suda çö­zünme özelliği olmadığından kanda al-bümin adlı proteine bağlanıp taşınarak karaciğere ulaşır. Karaciğer nücrelerin-deki özel bir enzimin etkisiyle gliküronik asitle birleşerek “direkt bılirubın”e dönüşür. Direkt bilirubınin suda çözü-nebilirlik özelliği vardır ve safrada çö­zünerek bağırsağa atılır.
Direkt bilırubinin ancak çok küçük bir bölümü safra kanalcıklarına atılma-yıp kana geçer.
BİLÎRUBİN TÜRLERİ
İndirekt bilirubin henüz karaciğere ge­lerek bağlanma (gliküronik asitle bir­leşme) işleminden geçmemiştir ve bü­yük çoğunluğu dalaktan kaynaklanır. Direkt bilirubin ise karaciğerde gliküro­nik asitle birleşmiş durumdadır. Olağan koşullarda kanda yoğunluğu ölçülen bi-lirubinin büyük bölümü, albümine bağ­lanmış olarak dolaşan indirekt biliru-bindir. Direkt bilırubinin çoğu safraya aktığından kanda çok az bulunur.
NORMAL KAN DEĞERLERİ
Hastadan herhangi bir zamanda, aç ol­ma gibi koşullar aranmaksızın alınan kanda, bazı özel laboratuvar yöntemle­riyle toplam bilirubin miktarının yanı sıra direkt ve indirekt bilirubin miktar­ları da ölçülebilir. Olağan koşullarda toplam bilirubin değerleri 0,1-1 mg/100 mi ya da 3,4-17,1 umol/lt’dir. Bunun 0-0,2 mg/100 ml’si ya da 0-3,4 (imol/lt’si direkt, kalan 0,2-0,8 mg/100 ml’lik ya da 3,4-13,7 umol/Itlik bölümü indirekt bilirubindir. Bilirubin, seruma kendine özgü san rengini veren maddedir. Kan­da bu madde artınca serumun rengi de artışla doğru orantılı olarak koyulaşır. Kanda bilirubin belirli bir düzeyin üstü­ne çılanca bilirubin fazlası dokularda birikmeye başlar ve sanlık tablosu orta­ya çıkar. Sarılığın gözle görülür hale gelmesi için toplam plazma bilirubini-nin 2 mg/100 ml’nin üzerine çıkması gerekir. Sanlık, ilk olarak gözaklannda saptanabilir.
SARILIĞIN NEDENLERİ
Bilirubin dalakta Üretildikten sonra şu yolu izler: Dalaktan kana geçip albümi-ne bağlanarak karaciğere gelir ve hücre­lerin içine girer. Hücre içinde özel bir enzimin etkisiyle gliküronik asitle birle­şir ve direkt bilirubine dönüşerek safra yoluyla bağırsağa atılır. Bağırsakta bir bölümü ürobilinojene (idrarla atılan bi­lirubin) dönüşür ve gene bağırsaklardan emilerek kana geçer. Ürobilinojenin bir bölümü de sterkobilinojene (dışkıyla atılan bilirubin) dönüşür ve dışkıyla atı­lır. Çok küçük mİktarl arda bilirubin ise hiçbir değişikliğe uğrc madan bağırsak­lardan emilerek kana £eçer ve karaciğe­re döner. Bu aşamalardan herhangi biri­nin kesintiye uğraması sarılığa yol açar. En sık görülen sarılık nedenlerinden bi­ri alyuvar yıkımıyla seyreden (hemoli-tik) bazı hastalıklarda ve başka bazı kan hastalıklarında olduğu gibi alyuvarların aşırı yıkıma uğramasıdır. Alyuvarların ömrünün kısalmasına yol açan bazı bo­zukluklarda da kısa sürede fazla miktar­larda bilirubinin açığa çıkması sonucu sarılık oluşabilir. Bunun tipik bir örneği, kalıtsal bir hastalık olan Akdeniz kansızlığıdır. Bu hastalıkta alyuvar üre­timi bozuk olduğundan, alyuvarlar daha dolaşıma geçmeden üretildikleri kemik iliğinde, dolaşıma geçenler ise 120 gün­lük ömürlerini doldurmadan dalakta yı­kıma uğrar. Bütün bu durumlarda sarı­lık gelişiminin nedeni, aşın alyuvar yı-kımıyla açığa çıkan büyük miktarda bi­lirubinin karaciğer hücrelerinin bağla­ma gücünü aştığı için bu hücrelerce alı­namaması ve kanda birikmeye başla­masıdır. Sanlığın ikinci nedeni ise doğ­rudan karaciğer hücrelerine bağlıdır. Bu hücreler Gilbert sendromu, Crigler Najjar hastalığı ve yenidoğanlardaki fizyolojik sanlıkta olduğu gibi, kandaki bilirubini içlerine alma özelliklerini yi­tirebilirler. İlk iki hastalık için yalnız fenotipik geçiş, yani taşıyıcılık söz ko­nusudur; ama bunlar derinin biraz sa­rarması dışında belirti vermez ve hasta­lar genellikle olağan yaşamlannı sürdü­rür. Hastalık taşıyıcılıktan öte etkin bir gidiş gösterirse, yüksek düzeydeki bili­rubinin sinir dokusuna oturmasından kaynaklanan ağır belirtiler görülür. Yu-kandaki durumlarda artan bilirubin tü­rü, temelde indirekt bilirubindir. Bazı sarılıklarda ise direkt bilirubin artışı Ön plana çıkabilir. Bu durum, örneğin saf­ra kanallannın tıkanması sonucu safra akışı engellendiğinde görülür. Kalıtsal bir hastalığa bağlı olabileceği gibi, ka­raciğer yapısının bozulduğu siroz ya da hepatit gibi hastalıklarda da görülebilir. Ama tıkanma sanlığı denen bu durum, genellikle bir safra taşının ya da daha az görülen bir tümör kütlesinin büyük bir safra kanalını tıkamasıyla da ortaya çıkabilir. Doğum kontrol haplan ile ba­zı ilaçlar da karaciğer hücrelerinin iş­levlerini bozarak sanlığa neden olabilir. Bazı hastalıklarda yukandaki sanlık oluşum süreçlerinin birlikte etki yapma­sı söz konusudur. Örneğin, aşın hemog­lobin artışıyla birlikte karaciğer hücrele­rinin alım yeteneğinin azalması ve safra yolu tıkanıklığı bir arada görülebilir. Bu durum Özellikle karaciğer yapısının bo­zulduğu ve hücre işlevlerinin azaldığı kronik hepatit ile siroz gibi hastalıklar­da ortaya çıkar. Kan hücrelerinin yıkı­ma uğraması, bilirubinin hem hücre içi­ne girişi, hem de hücre içinde bağlanma ve safra kanalcıklarına salgılanma süre­cinin gerilemesiyle indirekt ve direkt bî-lirubinin birlikte artmasına yol açar.

admin hakkında 18864 makale
Öylesine bir hasdta

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.