ELEKTROENSEFALOGRAFİ Faydaları

ELEKTROENSEFALOGRAFİ Faydaları
Bu gelişmeyle birlikte beynin sırlan ve çalışma sistemi de önemli öl-Çüde açıklığa kavuşmuştur. Kalp için elektrokardiyografi ne anlama geliyorsa, beyin için de elektroensefa-lografi o anlama gelir.
Kısaca EEG denen elektroensefa-lografî uygulanması kolay, ağrısız ve zararsız bir incelemedir. Beyinde hasta­lıklı bir durum olup olmadığım gösterir ve tanı için önemli ipuçları sağlar. Bu nedenle beyin muayenesinde yaygm olarak kullanılır.
EEG tekniği özellikle son 30 yılda önemli ilerlemeler göstermiş ve günü­müzde neredeyse yetkin bir düzeye gel­miştir.
ELEKTROENSEFALOGRAFİ
Elektroensefalografı beynin ürettiği elektrik etkinliğinin kaydedilmesidir
İleri tekno­lojinin ürünü olan EEG aygıtının özelli­ği, beynin normalde kaydedilemeyecek kadar düşük voltajlı elektrik akımlarını en az bir milyon kez güçlendirerek kâ­ğıda aktarabilmesidir.
NASIL UYGULANIR?
Kafatası üzerine yerleştirilen gümüş plaketler, beynin yaydığı elektrik dalga­larım kablolar aracılığıyla elektroense-falografa aktarır. Burada toplanan akımlar güçlendirilir ve sabit bir hızla ilerlemekte olan kâğıda inişli çıkışlı çizgiler biçiminde geçirilir. Beynin yaydığı dalgalar değişime uğradıkça, aygıt bunları her seferinde aym oranda güçlendirir. Böylece beyin dalgalan kâ­ğıda ensefalogram denen bir grafik ola­rak yansır.
Oluşma hızına bağlı olarak kağıda bir saniyelik dilimde çizilen dalgaların (osilasyonlar) sayısı değişir. Bunun so­nucunda beynin etkinlik durumuna göre birbirinden kolayca ayırt edilebilen “ri­tim” tipleri ortaya çıkar. Saniyedeki îOsilasyon sayısı 8-13 olanlara “alfa ritmi”, 14-30 olanlara “beta ritmi”, 4-7 olanlara “teta ritmi”, 3,5′ten az olanlara ise “delta ritmi” denir.
Beynin bütün bölgelerinden gelen dalgaları aym anda kâğıda aktarabilmek ve böylece beynin bir bütün olarak de­ğerlendirilmesini sağlamak amacıyla kafanın çeşitli yerlerine çok sayıda pla­ket yerleştirilir.
Testin uygulandığı yer sessiz ve sa­kin olmalıdır. Teste tabi tutulan kişi koltuğa oturarak ya da yatağa uzanarak gözlerini kapatır ve hiçbir şey düşün-memeye çalışır. Test 15-20 dakika bo­yunca bu koşullarda sürdürülür.
Bu sürenin sonunda kişiye 3 dakika boyunca derin nefes alıp vermesi söyle­nir ve gene kayıt yapılır. Testin başka bir uygulama biçimi de kişiye ışıksal uyan verilmesi sırasında kayıt yapılma­sıdır. Bu amaçla kişiye gözlerini açma­sı söylenir ve ardından bir ışık kayna­ğından bir saniye içinde birkaç kez yanıp sönen bir ışık verilir. Işıksal uyanya dayanan uygulama EEG’de bir dizi de­ğişikliğe yol açar. Elde edilen yeni ka­yıtların önceki kayıtlarla karşılaştırılma­sı belirli yorumlara olanak verir.
İstirahat halinde olan ve hiçbir uya­ranla karşılaşmayan gözleri kapalı bir kişinin EEG’sinde egemen olan ritim ti­pi alfadır. Kişi gözlerini açtığında ya da matematik işlemi gibi belli bir şey üze­rinde yoğunlaştığında bu ritim kaybolur ve yerine farklı bir görüntü gelir.
Normal yetişkin kişilerde öbür ri­timler de görülebilir. Bunlar kişinin ya­şına, kaydedilen beyin bölgesine ve uyanıklık ya da uyku durumuna göre değişiklik gösterir. Alfa dışındaki ritim­ler bazen patolojik, bazen de bütünüyle normal olabilirler. Bu da EEG’nin yoru­munun basit bir şey olmadığını ve keu sinlikle konunun uzmanınca yorumlan­ması gerektiğini ortaya koyar.
UYGULAMA ALANLARI
Burada EEG’nin yorumlanması üzerinde durmayacağız; bu, konunun uzmanına bırakılması gereken bir iştir. Yalnızca yorumlamada ritmin amplitüdünün, yani dalga biçimlerinin ve başka bazı Özellik­lerin de önemli olduğunu vurgulamakla yetineceğiz. Örneğin sara hastalığında, normal bir kişide hiçbir zaman görülme­yen bazı dalga biçimleri ortaya çıkar.
EEG’nin nerdeyse beynin aynası ol­duğu söylenebilir. Doğumdan ergenlik çağına değin sürekli değişim içinde olan beyin yetişkinlik döneminde sabitleşir. Daha sonra yaşlanmayla birlikten yeni­den belirli bir değişim sürecine girer. Özellikle çocuklardaki sürekli değişim, beynin olgunlaşmasıyla koşut giden bir süreçtir.
EEG’nin yaran beynin çalışmasını doğru bir biçimde yansıtmasından gelir. Belirlenen değişiklikler beyin tü­mörü ya da sara gibi bazı hastalıklara tanı koyma açısından Önemli ipuçları verir.
EEG, kuşku duyulan kişilerde sara hastalığını doğrulamaya yarar. Aynı za­manda hastalığın hangi tipte olduğunu belirlemeye olanak verir. Sara hastası­nın düzenli bir biçimde EEG inceleme­sine tabi tutulması, uygulanan tedavinin ne ölçüde etkili olduğunu görme olana­ğı sağlar.
EEG sara nöbetini andıran, ama açıkça ayırt edilemeyen durumlarda be­lirginlik sağladığı gibi, sara hastalığına yakalanma riski taşıyan kişileri de orta­ya çıkarabilir. Dolayısıyla pilot olmak isteyenler ve hatta bazı ülkelerde sürü­cü ehliyeti alacak olanlar güvenlik açı­sından zorunlu olarak EEG testinden geçirilir.
Sara riski taşıyan kişilerin, örneğin ailesinde sara hastalığı bulunanların ya da bebekliğinde yüksek ateşe bağh ha­vale geçirmiş olanların en az bir kez EEG testine tabi tutulmaları gerekir.
TESTİN GÜVENİLİRLİĞİ VE TANIDAKİ YERÎ
EEG özellikle sara ve beyin tümörü gi­bi hastalıkların tanısında çok Önemli bir yer tutar. Ama bu hastalıkların tanısı hiçbir zaman yalnızca EEG’ye bakarak konamaz. Tanı için klinik bulgular te­mel alınır. EEG ve öbür incelemelerin sonuçlan tanıda ancak yol gösterici rol oynayabilir. EEG’nin bu yaklaşımla de­ğerlendirilmesi, ağır sonuçlara yol aça­bilecek tanı yanlışlıklarını önler.EEG özellikle çocuklarda yaşın küçüklüğüy-le doğru orantılı biçimde, birçok etme­ne bağlı olarak “oynamalar” gösterir. (Kan şekerinin düşmesi gibi bazı meta-bolik değişiklikler ya da kayıt sırasında çocuğun kısa bir zaman için bile olsa dalması “yanıltıcı” sonuçlar verebilir.) Aynca çocuklar EEG kaydı sırasında uyulması gereken kurallara çoğu zaman uyamazlar. Bu nedenle EEG’nin doğru olarak yorumlanabilmesi için, bütün kurallara uygun bir biçimde ve gerekli ortamın sağlandığı bir anda kaydedil­miş olması gerekir.

admin hakkında 18864 makale
Öylesine bir hasdta

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.