->
ERKEKLİK HORMONLARI
İKİNCİL CİNSİYET
ÖZELLİKLERİ
İnsanların olduğu gibi hayvanların da ikincil cinsiyet özelliklerinin gelişimi androjenlere bağlıdır: Örneğin horozun ibiği, aslanın yelesi, geyiğin boynuzlan ve bazı hayvan türlerinde koku üretimi androjenlere bağlı olarak gelişir. Cinsel bölgedeki kılların erkeğe özgü gelişimi, göğüs, kol ve bacaklardaki kılların belirginleşmesi, sakal ve bıyığın çıkması, hep and-rojen hormonların denetimi altmda gerçekleşir. Androjenlerin etkisiyle kas kütlesi artar, iskelet sistemi gelişir. Erkekte androjenler vücut kıllarının gelişmesini ve dağılımım etkiler. Öteki bölgelerdeki etkilerinin tersine androjenler, baş üzerindeki kılların dökülmesinde rol oynayarak kelliğe yol açarlar.
Gırtlak ve ses tellerinin yapısındaki değişimler sonucu ergenlik çağma girildiğinde erkeğe özgü kalın ses tonu oluşur
Bunun sonucunda omuzlan geniş, kalçaları görece dar tipik erkek vücut yapısı ortaya çıkar. Erkeklik hormonları vücudun yağ dokusunu da etkiler. Böylece erkeklerde yağ dokusu incelir ve yağ depoları kadınlardaki gibi tüm vücuda eşit dağılma-yıp genellikle gövde ve karında yoğunlaşır. Androjenler yağ ve ter bezlerini uyararak salgılarının artmasına yol açar. Bu da yağlı bir cilt yapısıyla, özellikle de ergenlik çağında ortaya çıkan sivilcelerle kendim gösterir. Son olarak androjenler cinsel güdüleri ve erkeksi davranışları etkiler. Davranış üzerinde etkileri genellikle saldırganlık yönündedir.
ANDROJEN 4 HORMONLARIN METABOLİZMADAKİ
ETKİLERİ
Androjenler vücuttaki üç temel metabolizma olayım da, yani protein, yağ ve karbonhidrat metabolizmasını etkiler. Bu etki özellikle protein metabolizmasında kendim gösterir: Androjenler yeni protein sentezini artırırlar, başka bir deyişle güçlü anabolizarr (vücutta yeni bir maddeyi sentezleyen) maddelerdir. Böylelikle kas kütlesi artar ve kemiğe kalsiyum çökmesinin yanı sıra, destek dokusu proteinleri arttığından kemik yapısı sağlamlaşır. Androjenler, protein sentezi için gerekli aminoasitlerin hücre içine girmesini kolaylaştırarak protein sentezini sağlar. Ama bu aminoasit girişini başlatan asıl olay tam bilinmemektedir.
Androjenlerin yağ metabolizması üzerindeki etkileri ise tersine yıkım yönündedir. Bu nedenle kadınların tersine erkeklerde yağ deposu çok küçüktür. Kadınların tipik vücut biçimi, yağ depolarının geniş, kemik ve kas dokularının az olmasından kaynaklanır. Çeşitli nedenlerle kısrrlaştınlan erkek hayvanların şişmanlamasının nedenlerinden biri de androjen eksikliğinin yağ depolarında artışa neden olmasıdır.
Androjenlerin glikoz, yani şeker metabolizması üzerindeki etkileri tam bilinmemektedir. En önemli işlevlerinden biri, spermatozoitlerin fruktoz adlı glikoz türevini en verimli biçimde kullanmalarını sağlamaktır. Fruktoz, cinsel birleşmede spermatozoitlerin dölyoluna girdikten sonra yumurtayı dölleyecefcleri Fallop tüplerine kadar olan uzun yolda gereken büyük miktarda enerjiyi sağlar.
HORMON
DÜZEYLERİNİN m SAPTANMASI ıad
Dolaşımda bulunan başlıca androjen hormon testosterondur. Çevrel dokularda bir bölümü dehidrotestosterona ve ekstradiole dönüşür. Bu maddeler de aktif hormonlardır.
Plazmada bulunan testosteron ve bundan üretilen öteki etkin hormonlar karaciğerde etkisiz hale getirilip idrar yoluyla atılır. Günlük testosteron üretiminin yaklaşık yansı idrarla 17-ketosteroit biçiminde, kalan bölümü ise diol, triol ve çeşitli bileşikler biçiminde atılır.
Ama idrardaki 17-ketosteroit miktarının Ölçülmesi testisin çalışmasına ilişkin doğru bilgi vermez. Sağlıklı bir erkekte bir günde idrarla atılan 17-ketosteroit miktarının ancak yüzde 4O’ı testis kaynaklıdır. Bu nedenle testis işlevlerini değerlendirmek için kanda rad-yoimmünoassay yöntemiyle testosteron, dehidrotestosteron, lutein yapıcı hormon (LH) ve folikül uyarıcı hormon (FSH) düzeyleri saptanır. 24 saatlik idrardaki 17-ketosteroit miktarının ölçümü böbreküstü bezlerine ilişkin bir bozukluk düşünülüyorsa yararlıdır.
Hormon düzeylerinin saptanmasından başka, ikincil cinsiyet Özelliklerinin gelişme derecesi, derideki yağ üretimi ve ersuyunun kimyasal ve yapısal özellikleri de testis işlevlerine ilişkin bilgi verir.
İNCELEME NASIL YAPILIR?
17-ketosteroit miktarı 24 saatlik idrarda ölçülür. Bu amaçla sabah kalkınca çıkartılan ilk idrar atılıp ondan sonraki tüm idrarlar 24 saat boyunca bir kapta toplanır. Ertesi sabahın ilk idran da buna eklenerek laboratuvara gönderilir. Bu incelemenin 2-3 gün sonra aynı koşullar altında yinelenmesi salık verilmektedir.
• Normal değerler – Genç bir erişkinin (20-30 yaş) idranndaki 17-ketosteroit miktarı, erkekler için 9-17 (ortalama 10-15) mg/24 saat, kadınlar için de 4,3-11,5 (ortalama 7-10) mg/24 saat arasında değişir. Çocuklarda ise 6 yaşa değin genellikle 1 mg/24 saatin altında değerler elde edilir. Bu yaştan sonra miktarı yükselmeye başlayan hormon, özellikle ergenlikte hızla artarak 25 yaş dolayında en üst düzeye ulaşır. Erkeklerde 30 yaşından sonra yavaş yavaş düşmeye, kadınlarda ise menopozda bir “plato” çizmeye başlar. Altmış yaş dolayındaki erkeklerde 6-12,4 mg/24 saat, kadınlarda 3-7,6 mg/24 saat arası değerler; 80 yaş dolayındaki erkeklerde 3,7-5,8 mg/24 saat, kadınlarda ise 3,1-4,5 mg/24 saat arası değerler saptanır.
• Anormal değerler – 17-ketosteroit miktarı Özellikle aşağıdaki durumlarda artar: Böbreküstü bezi kanserine bağlı Cushing sendromu (bu durumda çok belirginleşir), çift taraflı böbreküstü bezi büyümesi (artış belirgin değildir, hatta bazı olgularda hiç görülmeyebilir), ad-renogenital sendrom, Leydig hücreli erbezi tümörleri (erken yaşlarda salgılanan aşın miktarda testosteron ergenliğin zamanından önce başlamasına yol açar), Morris sendromu (erbezlerinden salgılanan kadınlaşnncı hormonla erkek çocukta kadınlık özellikleri, yani yalancı hermafroditizm oluşur), Stein-Leventhal ya da polikistik yumurtalık sendromu (yumurtlama olmaz; bunun yerine her yumurtlama döneminde yumurtalık içinde oluşan küçük kistlerin birikmesiyle bir süre sonra organ büyümeye başlar) ve androjen hormon salgılayan yumurtalık tümörleri.
17-ketosteroit miktarının azaldığı durumlar ise şunlardır: Böbreküstü bezi yetmezliğiyle seyreden Addison hastalığı, böbreküstü bezinde iyi huylu tümör gelişimine bağlı Cushing sendromu ve önükoidizm (hadımsılık).
TESTOSTERON
Testosteron düzeyleri hem kanda, hem de 24 saatlik idrarda saptanabilir. Doğru sonuç almak için ölçüm 15-20 dakika aralıklarla alınan üç kan örneğinin karışımında yapılmalıdır.
Androjen hormonu salgılanmasında-ki bozukluklann erbezlerindeki bir hastalığa mı, yoksa hipotalamohipofizer sistem bozukluğuna mı bağlı olduğunu anlamak için testosteronun yanı sıra go-nadotropin hormon (LH ve FSH) düzeylerinin de saptanması gerekir. Bundan başka hipofizi etkileyen hormonlarla (koryonik gonadotropin ve lutein yapıcı hormon serbestleştirici hormon ([LHRH]) yapılan uyanya alman testosteron yanıtının değerlendirilmesi de bozukluğun yerini saptamak açısından yararlıdır.
Kandaki normal testosteron düveyi erkeklerde 300-1.000 ng/100 mi plazma, kadınlarda 20-100 ng/100 mi (ng: nanogram [bir gramın milyarda biri]) plazmadır. Yirmi dört saatlik idrardaki testosteron miktan ise erkeklerde 50-150 mg, kadınlarda 2-30 mg’dir. Çocukluk çağında hormon düzeyi erkeklerde istatiksel olarak daha yüksektir ve 2-25 ng/100 mi plazma dolayındadır. Yeni-doğanlarda ise çok daha yüksek düzeyler saptanır. Âdet çevrimi boyunca kadınlardaki değerlerde artış gözlenir.
Yaşlılık döneminde ise testosteron değerleri oldukça düşmüştür.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.